Son zamanlarda yeniden gündeme gelen pesketaryen beslenme bir çeşit vejetaryenlik çeşididir. 1990’lı yıllarda ortaya çıkmış pesketaryen teriminin akdeniz tipi beslenmeye dönük bir yanı da vardır. Vejetaryenlik tüketilmeyen hayvansal gıda seçeneklerine göre çeşitlenir. Pesketaryen beslenmede vejetaryenliğin kırmızı et ve tavuk eti tüketilmeyen versiyonu halini almıştır. Yani et çeşidi olarak balık ve deniz ürünleri tüketilir. Peki bu durumun benimsenmesinin sağlığımız üzerine olan etkilerine bakacak olursak. Genel anlamda balık ve deniz ürünlerinin ana protein kaynağı olarak kullanıldığı, tam tahıllar, kuru baklagiller, kuruyemişlerin ön planda olduğu bitkisel kaynaklı bir beslenme programıdır. Artı olarak birçok pesketaryen, beslenmesinde süt ürünleri ve yumurtayı da kullanır. Omega 3 yağ asidinden zengin olan pesketaryen beslenme göz, kalp, beyin, cilt ve kas sağlığına olumlu katkıda bulunur ve anti-inflamatuar beslenmeye örnektir. Sebze, meyve ve kurubaklagil ağırlıklı olan beslenme bol lif sağlar. Diyet lifi ağırlıklı beslenmek de bağırsak sağlığını korur ve geliştirir. Diyabet ve kalp hastalığı riskini düşürür. Pesketaryen beslenme de B12, D vitamini, demir ve elzem yağ asitlerinden de mahrum kalmazsınız.
Göbek Çevreniz İncelir
Pesketaryenler, kırmızı et tüketenlere göre yaklaşık olarak 9 kilo daha zayıf olma eğilimindedirler. Çünkü doymuş yağ oranı ve işlenme sıklığı yüksek olan kırmızı ete kıyasla balık proteini akdeniz tipi beslenmeyle birleşince daha tok tutucu, yağ yakıcı ve iştah kesici bir hal alır.
Beyni Besler
Beynimizin fonksiyonlarını daha düzgün yerine getirebilmesi için omega 3 yağ asitlerine ihtiyacı vardır. Beynin her hücresi omega 3 içerir. Balık tüketimi hücreler arası iletişimi kolaylaştırır ve beyin kimyasallarının oluşturulmasını sağlar. Anti-inflamatuar güçleri beyne giden arterleri açık tutmaya, felçleri ve vasküler demansı engellemeye yardımcıdır. Kültürler arası araştırmalar dahilin de, balığın temel gıda maddesi olduğu ülkelere kıyasla insanların fazla balık yemediği ülkelerde depresyon oranlarının 65 kata kadar daha yüksek oranda olduğu saptanmıştır. Ayrıca sık balık tüketen kişilerde Alzheimer hastalığı veya diğer demans türlerinin gelişme olasılığı da daha düşüktür.
Yaşam Sürenizi Uzatır
Omega-3 kaynağı balıklarla daha sık beslenen kişilerle daha az tüketinlerin karşılaştırıldığı Harvard Üniversitesince yapılmış bir çalışmada omega 3 tüketimi yüksek olan yani düzenli balık tüketenlerin ortalama 2.2 yıl daha uzun yaşadığı bildirilmiştir.
Güçlü Kalp Damarları
Kalp hastalıklarının başlıca nedeni olan enflamasyon, atardamarlarda plak oluşumuna neden olan sürecin ilk adımıdır. Amerikan Kalp Derneği’nin haftada en az 2 gün balık tüketmenizi önermesinin nedeni şudur. Çünkü çok sayıda araştırma daha fazla balık yiyenlerde kalp hastalıklarına yakalanma oranının daha düşük olduğu gösterilmiştir. Neden mi? Özellikle sardalya, somon, hamsi, uskumru gibi yağlı deniz balıklarının içerdiği omega 3 türünün vücuttaki var olan ya da potansiyel iltihaplanmayı önler. Bitkisel omega 3 kaynakları da faydalıdır ancak bu denli etkili güce sahip değillerdir.